2 Aralık 2016 Cuma

RENKLER NASIL OLUSUR

Renklerin karışımı ile ortaya çıkan renkler ise şu şekilde ;
TURKUAZ…………….mavi + yeşil + beyaz
MOR……………………kırmızı + mavi
YEŞİL………………….sarı + mavi
EFLATUN:Kırmızı + 2 kat mavi
PEMBE………………..kırmızı + beyaz
TEN RENGİ………….kahverengi + beyaz + çok kırmızı
BORDO……………….kırmızı + siyah
TURUNCU……………sarı + kırmızı
YAVRU AĞZI………..sarı + siyah + beyaz
GRİ…………………….siyah + beyaz
DUMAN RENGİ:Mavi +Beyaz +Siyah
AÇIK YEŞİL………….turkuaz + siyah
AÇIK YEŞİL………….mavi + yeşil + siyah + beyaz
KÜF YEŞİLİ………….mavi + yeşil + az siyah + beyaz
KAHVERENGİ………sarı + siyah + kırmızı
KAHVERENGİ………turuncu + siyah
KAHVERENGİ………turuncu + mor
KAHVERENGİ………kırmızı + yeşil
TABA-KREMİT………kırmızı + kahverengi
TABANIN TONU……kahve + kırmızı + sarı
LACİVERT……………kırmızı + çok mavi +Siyah
ALTIN SARISI……….sarı + kahve
HAKİ YEŞİL………….kahve + yeşil
ZEYTİN YEŞİLİ……..mavi + açıkyeşil
YAĞ YEŞİLİ………….sarı + az siyah
GÜL KURUSU………mor + kırmızı
AÇIK BAKIR………….yaldız + kahve + kırmızı
FÜME………………….lila + mor
LİLA…………………….mavi + kırmızı + az beyaz
Renkleri karıştırırken tonlamasına da dikkat etmeniz  istediğiniz rengi elde edebilmek için son derece önemlidir.

9 Ağustos 2016 Salı

Limon ve Sarımsak Mucizesi

Bilim adamlarının bir keşfine göre limon ve sarımsak karışımının kardiyolojik hastalıkların önüne geçtiği kanıtlanmıştır.
Sizlerde bu karışımı evinizde hazırlayabilirsiniz. İşte Limon suyu ve sarımsak kürü yapılışı ve ispatlanmış faydaları.

LİMON SUYU İLE SARIMSAK KARIŞIMINI YILDA 1 DEFA MUTLAKA UYGULAYIN

Malzemeler:

  • 2 litre saf taze sıkılmış limon suyu
  • 35 diş kabukları soyulmuş ve dövülmüş sarımsak
  • 2,5 Litrelik sağından solundan akıtma yapmayacak cam kavanoz (pet şişeleri tavsiye etmiyoruz)
  • Malzemelerin karışımı ve hazırlanışı:

    • Sıkmış olduğunuz limon suyunu kavanoza boşaltın (2 litre)
    • Daha önce soyduğunuz ve dövmüş olduğunuz sarımsakları da ekleyin.
    • Kavanozunuzun kapağını hava almayacak ve güneş görmeyecek bir alanda muhafaza ediniz.
    • 1 ay boyunca hazırladığınız karışımı her gün 2-3 defa çalkalayanız.
    • 1 ayın sonunda hazırlamış olduğunuz bu karışımın içine baktığınızda sarımsakların eridiğini ve hepsinin limon suyuna dönüştüğünü göreceksiniz.
    • Hazırlamış olduğumuz bu karışım şuan tüketmeye hazır.

    Kullanımı:

    Her günün sabahında kahvaltıya başlamadan önce takriben 20 dk önce bu karışımdan yarım çay bardağı tüketiniz.
    Hazırladığınız ve limon suyu ve sarımsak kürünü, 2 litreyi bitirinceye dek her gün içiniz ve aynı saatlerde tüketmeye gayret ediniz.
    Biliyoruz ki aranızdan bazıları bu karışımın tadını, kokusunu vb. sevmeyebilir fakat asla ve asla içine herhangi bir yabancı madde eklemeyiniz. (su,şeker vs.)
    • Limon suyu ve sarımsak kürünün ispatlanmış faydaları:

    • Kardiyovasküler rahatsızlıkları ortadan kaldırır. (damar tıkanıklığı, kalp spazmı, kan dolaşımı gibi hastalıklar)
    • Vücudunuzda oluşan ödemleri atmanıza yardımcı olur.
    • Böbrek ve safra kesesinde oluşan taşların erimesini ve vücuttan atılmasını sağlar.
    • Hipertansiyon hastalarının tansiyon sorunlarını düzeltir ve dengeler.
    • Kolestrolü düşürür ve vücutta biriken fazla yağların kolay yakılmasını sağlar.
    • Vücutta salgılanan insülin oranını düzenler.
    • Fazla yağlardan kurtulduğunuz için iştahınızı açar.
    • Midemizde oluşan ülseri kesin olarak yok ediyor.
    • Romatizmal ağrı ve iltahabı olan hastaların romatizmal hastalıklarının önüne geçer.
    • Sinir sistemini yeniliyor.
    • Beyin sistemini yeniliyor.
    • Bağışıklık sisteminizi güçlendirerek hastalıklara karşı daha dirençli hale getirir.
    • Felç ve inme riskini azaltır.
    • Stres altına girmenize olanak vermez.
    • Kanser oluşum hücrelerine karşı savaşarak kanser riskini azaltır.
    Sizlerle paylaşmış olduğumuz bu yöntem alternatif tıp tedavisidir. Limon ve sarımsak alerjisi olanlar veya her ikisinden birine alerjisi olanlara kesinlikle tavsiye etmiyoruz. Bu konuda ki tüm eylemler sizin inisiyatifinizdedir. Alerjisi olmayan bireylerde herhangi bir sorun oluşturmamaktadır. Zaten doğal besin kaynaklarıdır.

Evde Doğal Yöntemle sinek İlacı Yapmak

Sinekler yaz aylarında havaların sıcak olduğu dönemlerde çıkıyor ve çok can sıkıcı bir hal alıyor.

Sineklerden birtakım kimyasal ilaçlar kullanarak korunmak tabii ki mümkün fakat bu sağlığımız açısından bir takım problemleri  de beraberinde getirmekte. Özellikle evinde küçük çocuk bulunan kişiler için kimyasal ilaçlardan ziyade bu tarz doğal yöntemler tercih edilmektedir.

Kendimizde evde deneyerek test ettiğimiz bu yöntemin fotoğrafta da görüldüğü gibi oldukça etkili olduğu ortadadır. Gelelim sineklerden sizi kurtaracak bu karışımın yapılışını tarif etmeye;


  • 1 çay bardağı sirke
  • 1 yemek kaşığı şeker
  • 8 damla bulaşık detarjanı
  • Az miktar su
Bir kabın içine bir çay bardağı sirke bir yemek kaşığı şeker az miktarda su ve 8 damla bulaşık deterjanı katılarak karıştırılır odanın herhangi bir köşesine konulduğu takdirde odadaki sineklerin onun kokusunu giderek içerisinde kalmaları sağlanacaktır. Denenmiş bir yöntem olmakla birlikte hiçbir zararı olmaması sebebiyle tercih edilebilir.
Küçük bir not daha; içerisinde bulaşık deterjanı bulunduğu için evinde küçük çocuk olan kişiler çocukların ulaşamayacağı yerlere karışımı koymaları gerekmektedir.

31 Temmuz 2016 Pazar

KANSERİ YENEBİLİRSİNİZ..

KANSERİ YENEBİLİRSİNİZ..
Türkiye'nin ilk onkoloğu Prof. Bülent Berkarda, kanserli hastalara bugüne kadar hiç duymadıkları hayati önerilerde bulundu.

KANSERİ YENEBİLİRSİNİZ..
+ -
Türkiye’nin ilk medikal onkoloji bölümünü 1974 yılında Cerrahpaşa Tıp Fakültesi bünyesinde kuran onkoloji duayeni Prof. Bülent Berkarda, Karar.com’a kanseri yenmenin şifrelerini anlattı. İnsülinli kemoterapi ve hipertermi gibi ülkemizde çok az bilinen yöntemleri kullanarak kanser tedavisi uygulayan Prof. Berkarda, “Moral çok önemli. Hastalarıma komik film izlemelerini tavsiye ederim. Durduk yere kahkaha atmak bile bağışıklığı kamçılar” dedi.
Türkiye’nin ilk onkoloğu olarak kanser hastalığının son yıllardaki artışını neye bağlıyorsunuz?
Kanser son yıllarda nüfus artışıyla açıklanamayacak bir yükseliş içerisinde. Bunun en önemli sebeplerinden biri karbonhidrat ve şekerden zengin beslenme. Günümüzde insanlar çok yemek yiyor ve az hareket ediyor. Sigara ve hareketsizlik oksijen alımını azalttığı için kansere zemin hazırlıyor.

Amaç daha fazla ilaç satmak

Kemoterapinin yeterli olmadığını düşünenlerdensiniz. Neden?
Çoğu zaman sırf kemoterapi ile hasta iyileşmiyor. Kemoterapi bağışıklık hücrelerini öldürdüğü için yan etkilere yol açıyor. Tıp fakültelerinde hala yüksek doz kemoterapi uygulaması anlatılıyor. Ancak bu uygulama yarardan çok zarar getiriyor. Kongrelerde hala yüksek doz kemoterapi çalışmaları anlatılır ve hekimlere bu uygulamalar dikte edilir. Amaç elbette daha fazla ilaç satmak. 

Kemoterapi öncesi insülin ile truva atı tedavisi 

Sizin tedavi yönteminiz nedir?
Biz burada eskiden yaptığımız yüksek doz tedavileri kesinlikle uygulamıyoruz. Bizim burada yaptığımız, metronomik kemoterapi dediğimiz düşük dozda, devamlı tedavi. Normalde verilen dozun dörtte birini veriyoruz ama her hafta veriyoruz. Böylece yan etkiler azalıyor ve daha pozitif sonuçlar alıyoruz. Buradaki en önemli yöntemimiz ise, insülinli kemoterapi. Bu yöntem ilk olarak Meksika’da keşfedilmiş olan ve dünyada sayılı merkezde kullanılan bir yöntem. Biliyorsunuz kanser hücreleri şekerle yaşar. İnsülin ile kan şekerini düşürüp kanser hücrelerini önce zora sokuyoruz. Bunlar şeker aramaya başlıyorlar ve şeker pencerelerini açıyorlar. Biz de işte tam o sırada kemoterapi ilaçlarını şekerli bir eriyik içinde zerk ediyoruz. Bir tür truva atı hilesiyle kanserli hücreleri kandırıyoruz. Böylece ilacın etkisini en az beş altı kat arttırmış oluyoruz. 

Vücut ısısını 40 dereceye çıkarmak bağışıklığı kamçılıyor

Bir de ısıtma yöntemi kullanıyorsunuz bildiğim kadarıyla…
İnsülinli kemoterapinin etkisini yükseltmek için burada bir de hipertermi yöntemini kullanıyoruz. Hipertermi özellikle Almanya’da çok yoğun olarak kullanılan bir ısıtarak tedavi yöntemi. Hastayı 40 dereceye kadar ısıttığımızda hasta hücreler daha çabuk telef oluyor. Ölen hasta hücre sayısı artıyor. Vücut ısısının yükseltilmesinin bir başka faydası daha var. Bilirsiniz insan hastayken ateşi yükselir. Bunun sebebi vücudun yüksek ısıda bağışıklık hücrelerini arttırmasıdır. Hipertermi de aynı şekilde hastanın bağışıklık sistemini kamçılayarak tedaviye bu anlamda da katkı sağlıyor.

Zerdeçal bir mucize

Bu tedaviler haricinde hastalara neler tavsiye ediyorsunuz?
Tüm bunlar yetmez. Hastanın kanseri besleyen karbonhidrat ve şekerli gıdaları da kesmesi gerek. Makarna, pilav, tatlı, ekmek, börek, çörek yasak. Reishi mantarı, Japon mantarlarının bir karışımı olan PS Complex, CQ Complex, Koenzim Q 10, Alpha Lipoic Acid ve Omega 3’ü de besin takviyesi olarak tavsiye ediyorum ben. Yurtdışında bunlarla ilgili yapılmış yüzlerce çalışma ve yazılmış makale vardır. Bir de hakkında yüzlerce makale yazılmış olan zerdeçal kanser tedavisinde bir mucizedir. 
Beslenme nasıl olmalı?
Lahanagiller çok mühim. Brokoli, karnabahar, lahana, brüksel lahanası. Bunların içinde sülforofanlar denen kansere karşı son derece tesirli kükürtlü bileşikler var. Hastalarıma her gün sofranızda bir lahanagil olacak, hatta bunları bazen çiğ yiyeceksin diyorum. Benim hastalarım aktardan yabanmersini alıp her akşam bir avuç yer. İçinde bayağı kanser ilacı var. Buğday ruşeymi de çok faydalı.

Kanser hastaları komedi filmleri izlesin

Kanser tedavisinde moralin önemi sık vurgulanır. Tedaviye katkısı tam olarak nedir?
Moral bu işin yüzde 25’i. Düşünceler beyinde nöropeptit üretimini tetikler. Neşeli insan ile kederli insanın nöropeptitleri birbirinden farklıdır. İyi şeyler düşünürsen iyi nöropeptitler üretirsin. Bunlar kan yoluyla tüm vücuda yayılıp bağışıklık hücrelerini çalıştırır. Bir tür enerji parçacığı gibi. Hastalarıma neşeli insanlarla buluşmalarını, neşeli kitaplar okuyup komedi filmleri izlemelerini öneriyorum. Norman Kazan’ın bir kitabı vardır; orada ‘kanseri hergün dört kere Şarlo filmi izleyerek yendim’ der. 

Durduk yere kahkaha atarak bilinçaltı kandırılabilir

Hasta eğer mutsuzsa yine de neşeli filmler işe yarar mı?
Aslına bakarsanız sebepsiz de gülünebilir. Günde yirmi kere ‘Hahahahah’ diye gülebilir hasta durduk yere. Ama bunu şimdi kime anlatacaksın, bizim millet inanmaz böyle şeylere, şüphecidir. Halbuki beyin onu gerçek sanıyor. Şuur altı kanar. Ne dersen ona inanır. Kahkaha atıp iyiyim de, iyiymişiz der, kötüyüm de, kötüymüşüz der. İnsan vücudu bir gemi gibidir. Emirleri kaptan verir, makine dairesi emirleri yerine getirir. Bizde de kaptan beyindir. Bilinçaltı da makine dairesi. Telkin çok önemli. Oturup günde on kere bugün çok iyiyim şükür de, karaciğerin, dalağın, akciğerin ona göre çalışır. İşte kaptan iyiyiz derse beyin iyi endorfin salgılar.

Yürüyüş ve yükseklik kan hücrelerini çoğaltır

Oksijensizliğin kansere zemin hazırladığını söylemiştiniz. Oksijen nasıl arttırılır? 
Vücuda oksijen girişini arttırmak için de günde en az yarım saat, bir saat yürüyüş yapmalı hasta. İmkanı olan hiperbarik oksijen odasına girsin. Yüksekliğin de kan hücrelerini çoğaltma etkisi vardır. Yüksek dağda eritropoetin yapar vücut. O da kan hücrelerini kamçılar. 
Türkiye’de yeterli tedavi olanakları var mı?
Özetle Amerika’da ne varsa Türkiye’de de aynısı yapılıyor. Amerika’ya tedaviye gidenler boşuna gidiyor. Buradaki doktorların hepsi zaten Amerika’da 3-5 sene kalmış doktorlar. Tedavide kullanılan ilaçlar da aynı.

Kaynak karar.com 


OT YEMEKLERİ


Rezene dereotunu andıran bir bitki. Yağ yakmaya ve gaz şişkinliğine faydası oluyor. 

YABANİ REZENE yada ARAP SAÇI
Arapsaçı (Foeniculum vulgare): ‘Anason’ kokusu içeren bu otu gördüğünüzde dereotu zannersiniz ancak tat ve aromaları tamamen farklıdır. Tohumu, yaprak ve dalları ile kökleri kullanılan, havuç ve maydanozla aynı aileden olan arapsaçı, kuzey Anadolu’da, Ege ve Akdeniz’de yetişir. Körpe filizleri, tohum ve yaprakları yemek yapımında kullanılır. Giritlilerce en makbul pişirme yöntemi kuzu etiyle birlikte pişirilmesiyse de Ege ve Akdeniz’de karışık ot kavurmalarına, böreklere konur. Balık ve diğer et yemeklerinde kullanılır, bakliyatlarla uyumludur.
Malzemeler
  • 1 bağ arapsaçı
  • 1 adet kuru soğan
  • 1 sap pırasa*
  • 1/2 çay bardağı zeytinyağı
  • 2-3 adet  yumurta
  • Üstüne tercihe göre süzme yoğurt, pul biber, taze çekilmiş karabiber
Yapılışı
  1. Arapsaçını temizleyip yıkayın, soğan ve pırasayla birlikte ince ince kıyarak malzemenizi hazırlayın.
  2. Zeytinyağı tavada ısıtın, soğan ve pırasayı birlikte kavurun.
  3. Arapsaçını ekleyin, biraz tuz serperek karıştırın, kapağını kapatın. Ateşi de kısarak kendi buharıyla bir süre yumuşamasını bekleyin. Arasıra tahta kaşıkla karıştırmayı ihmal etmeyin. 10-15 dk gibi bir sürede pişecektir. Eğer arapsaçı çok taze değilse yumuşaması daha uzun sürebilir, bu durumda 1 çay bardağı kadar sıcak su ekleyip kapağını kapatın, suyu çekene kadar pişmesini bekleyin.
  4. Tadına bakarak kontrol ettikten sonra, piştiyse yumurtaları kırın. Karıştırmak ya da benim sevdiğim gibi öylece bırakmak size kalmış...
  5. Üzerinde (veya yanında) yoğurtla ve pul biber / karabiber serperek servis yapın.